ikilem mi özgürlük mü; Vezirlik versus Şahlık
her kralın bir veziri her padişahın bir nizam'ül-mülkü mevcut..her bir topluluğunda önderi lideri..liderlerin danışmanları yol arkadaşları var..kadın erkek bile bir araya geldiğinde ortaya çıkan bir "kral" ve bir "vezir" var..işte bu durum bir zorunluluk mu görev mi özgürlük mü hayır imkanı mı? bu şey ne?
iki kişi cemaatle namaz kılarken bile bir kişi "önder" yani imam olmakta..diğeri müezzin..şöyle bir durum yok..bir cemaat iki imam..üç imam..dört kişilik cemaat dört imam..bu namaz kılmayı engellemekte..yani yol katetmeyi..hakka yaklaşmayı..
o halde çağımızda ve çağlar boyunca müezzinler müezzinlikten niye gocundu da gözlerini imamlık ta gezdire durdular..ya da bürütüsler krallarının koltuğunu ele geçirmek için niye fırsat kolladı..ya da vezirler krallara neden öykündü durdu..
heyhat ki bu soruların cevabı çok kullanılan bir ata sözünde saklı..bizde o sözü analım..söz "üzüm yemekle bağcıyı dövmeye çalışmakla alakalı"..vezir ve kral "üzüm yemek" gibi ortak bir "kızıl elması" olduğunda bulunduğu durumda yapabileceği sınırsız hayrı olduğunu fark etmekte..o düzeyde bir donanıma imkana sahip olduğunu görmekte..her biri birbirinden mesuliyetli ve hayır imkanına sahip bu iki mefum bunun görülmemesi durumunda bir "iktidar savaşı" demek..koltuk kavgası demek..
bu durum o kadar kronik ve içinden çıkılmaz bir "çağ sorunu" halini almış bulunmakta ki bunu ancak akıllı bir vezir ortadan kaldırabilir..vezirliğe talip olup o makamın ne kadar kayda değer olduğunun görülmesi işi çözebilir..e nerede öyle bir vezir..
işte o veziri bulduğumuzda babalar "şah" olmanın ne kadar ağır bir sorumluluk olduğunu anlayacak..anneler vezir olmanın hayır konusunda sonsuz imkan demek olduğunu..bu aileden başlayarak cemaate oradan topluma ve siyasete kadar anlaşılan ve çözülmüş bir sorun olacak..ve saçma "iktidar savaşları" yerini namaza hayırlı, cemaatle yapılan güzelliklere yerini bırakacak..
evet delikanlı bir vezir "iktidar savaşından" sıyrılıp hayır yarışına gark olacak..ve "çağ sorunu" haline gelmiş "iktidar savaşları" sona erecek..erecek erecek..
tabi bu kompozisyonda "imamın" aklı başında olması zaruri..
müezzinin vezirin öyle yetkileri var ki..kılıçla imamı yola getirmek gibi mesela..evet zor kullanma yetkisi bile var..yanlış yola saptığında onu düzeltmek maksadıyla..bunu hatırda tutan ve görevini yapan vezirin olduğu yerde imam aklı başında olmak durumundadır..
değilse yollar ayrılır..
bu durum özgürlük demek..seçme özgürlüğü..hayır yapma imkanı..
iki kişi cemaatle namaz kılarken bile bir kişi "önder" yani imam olmakta..diğeri müezzin..şöyle bir durum yok..bir cemaat iki imam..üç imam..dört kişilik cemaat dört imam..bu namaz kılmayı engellemekte..yani yol katetmeyi..hakka yaklaşmayı..
o halde çağımızda ve çağlar boyunca müezzinler müezzinlikten niye gocundu da gözlerini imamlık ta gezdire durdular..ya da bürütüsler krallarının koltuğunu ele geçirmek için niye fırsat kolladı..ya da vezirler krallara neden öykündü durdu..
heyhat ki bu soruların cevabı çok kullanılan bir ata sözünde saklı..bizde o sözü analım..söz "üzüm yemekle bağcıyı dövmeye çalışmakla alakalı"..vezir ve kral "üzüm yemek" gibi ortak bir "kızıl elması" olduğunda bulunduğu durumda yapabileceği sınırsız hayrı olduğunu fark etmekte..o düzeyde bir donanıma imkana sahip olduğunu görmekte..her biri birbirinden mesuliyetli ve hayır imkanına sahip bu iki mefum bunun görülmemesi durumunda bir "iktidar savaşı" demek..koltuk kavgası demek..
bu durum o kadar kronik ve içinden çıkılmaz bir "çağ sorunu" halini almış bulunmakta ki bunu ancak akıllı bir vezir ortadan kaldırabilir..vezirliğe talip olup o makamın ne kadar kayda değer olduğunun görülmesi işi çözebilir..e nerede öyle bir vezir..
işte o veziri bulduğumuzda babalar "şah" olmanın ne kadar ağır bir sorumluluk olduğunu anlayacak..anneler vezir olmanın hayır konusunda sonsuz imkan demek olduğunu..bu aileden başlayarak cemaate oradan topluma ve siyasete kadar anlaşılan ve çözülmüş bir sorun olacak..ve saçma "iktidar savaşları" yerini namaza hayırlı, cemaatle yapılan güzelliklere yerini bırakacak..
evet delikanlı bir vezir "iktidar savaşından" sıyrılıp hayır yarışına gark olacak..ve "çağ sorunu" haline gelmiş "iktidar savaşları" sona erecek..erecek erecek..
tabi bu kompozisyonda "imamın" aklı başında olması zaruri..
müezzinin vezirin öyle yetkileri var ki..kılıçla imamı yola getirmek gibi mesela..evet zor kullanma yetkisi bile var..yanlış yola saptığında onu düzeltmek maksadıyla..bunu hatırda tutan ve görevini yapan vezirin olduğu yerde imam aklı başında olmak durumundadır..
değilse yollar ayrılır..
bu durum özgürlük demek..seçme özgürlüğü..hayır yapma imkanı..
Yorumlar
Yorum Gönder