"islam dünyası" kavramı salt soyut mu?

soyut somut ayrımı ile "islam dünyası" kavramına yaklaşmanın tekin olmadığı malum. zira soyut ne somut ne tartışmalı..ancak soyut yani gerçek olan bitenden damıtılan kavramsal durumlara soyut denmekte..salt soyut ise gerçekle bağı bulunmayan sanal bir kavramı ya da kavramları ifade etmekte..

"islam dünyası" kavramının gerçekliği var mıdır yoksa salt soyut bir kavram mıdır düşünülmeli..zira bir buçuk milyardan fazla müslümanın içinde bulunduğu populasyonun "varlık ve birlik" gösterebildiği söylenemez..o halde "islam dünyası" nedir nerdedir kimi ifade eder düşünülmeli..

nacizane.. "islam dünyası" kavramı siyasal bir tanımlamayı ifade etmekte ve ideolojik arkaplanları bulunmakta..yani belki bu geniş popülasyonu ifade edememesi bu siyasal ideolojik arkaplanından kaynaklanıyor olabilir..

elden ele dolaşmış olan ve dolaşan bu tanımlama halkları devre dışı bırakan bir "anti demoktatikliğe" de sahip..salt yönetimler ve onların sağlayacağı "birlik" ifade ediliyor oluşu müslüman halklarında bu kavramı sevmemesinin nedenidir bence..

ayrıca bu politik kavramsallaştırma "batı dünyası" ile bir sen ben kavgası çatışması içermekte..kavramda içkin bu "kavga" siyasal bir angajmana sahip yine..ideolojik bir düşmanlık karşıtlık hali..bu da müslüman halkları "hak batıl" savaşından uzak "sen ben" davası güden bu angajmanı benimsememiştir..

yani "batı dünyası" "islam dünyası" diyalektiğini "medeniyetler çatışması" ve "tarihin sonu" tezlerinde de görebilmekteyiz zira bu "çatışma" siyasal bir iktidar mücadelesi, varlığa komple savaşı içeren, her iki alemde de bulunan yanlışları ve doğruları güzellikleri ve çirkinlikleri gözardı eden komple bir düşmanlık hali..

işte bu düşmanlık hali karşıdakinin varlığına..ve düşmanlık karşıdakinin bu taraftakine varoluşsal düşmanlığını üretmekte..

bu kavramsallaştırmaya bu kadar yüklenmek hatalı olabilir..ancak şunu belirtelim.."islam dünyası" kavramı siyasal ideolojik seçkinci devletçi anti demokratik halkları halkların varlığını kültürleri tercihleri ve dini gözardı eden yada araçsallaştıran bir kavram olmakla müslüman halklarda teveccüh görmemiş..bir kaç ideoloğun elinde oradan oraya gezdirilmiş bir "salt soyut" yani hakikatten uzak bir kavramdır..

peki bu populasyounu bir adı yok mu.."hz ibrahim milleti", "ümmeti muhammmed", "salihler" yani iyi insanlar, "müminler", "müslümanlar"..gibi envai çeşit adımız var bizim..bu bizi barışsever, varlığa saygılı, iyiyi kötüyü ayırdedebilen, feraset sahibi, güzeli çirkini ayırdedecek furkan ilim hikmet erbabı yapmakta..

bu "batı dünyası" gibi sicili bozuk bir aleme bile merhamet saygı belki affedicilik sevgi demek..iyisine iyi kötüsüne kötü demek..yanı varlığına saygı demek..

bu gerçek tanımlamalar adlar ise, "islam dünyası" için "salt siyasal demogoji"lerin ötesinde, gerçek bir birlik beraberlik vahdet demek..bunun bir meyvesi olarak siyasal alanda lafta değil arazide birlikte hareket etme politika belirleyebilme demek.."islam dünyası" "islam birliği" kavramıyla kurumsallaşmayı önermekte..bakınız bu kavramların tarihi..

hasılı "islam dünyası" kavramı içinde "islam" ve "dünya" gibi müsbet kavramları barındırıyor olsa da salt soyut siyasal ideolojik demogoji ve düşmanlık üreten bir "kavram" olmaktan başka bir şey olmamıştır.


Yorumlar

Popüler Yayınlar