“Security Deficit”

.
demokrasi açığı olarak kavramsallaştırılan "democracy deficit" kavramının güvenlik açığının kavramsallaştırılması esnasında yani "security deficit" olarak kavramsallaştırmasında kendisinden ilham almak mümkün.. yani ortada demeokrasi açığına benzer bir güvenlik açığı var.

güvenlik açığı kökenine inildiğinde siyaset bilimini aşan daha derinlere inmemizi gerektiren “ontolojik” yani varoluşsal bir problem. İnsan varoluşundan bu yana güven ve güvenlik kavramıyla hep hesaplaşmak durumunda kalmış. Bu kadar derinlere inmeden yalnız işi siyasi sosyal alanda tuttuğumuzda bile ontolojik problemlere değinmeden edemeyiz kanaatimce.

“Security deficit” özetle insan ve insan ürünü kurumların kesinlikle “mutlak güvenliği” tesis edemeyeceği gerçeğini ifade etmekte. Yani en güçlü imparatorluklar, ordular, polisler, askerler, silahlar, onca donanım teknoloji bir araya gelmesine rağmen terörü sıfırlayamamakta, uyuşturucu ticareti ve yahutta “okul baskınları”  engellenememekte..veyahutta hastalık kimyasal saldırılar vs..

Aynı yoldan gittiğimizde bireysel olarakta insanın “mutlak güvenliğe” arkasında en güçlü devlet yada ekonomik imkanda bulunsa örneğin yine hastalık, can ve mal güvenliğini mutlak manada koruyamadığını düşünebiliriz.

Velhasıl,  bir birey ya da devlet, yüzlerce milyonlarca faktörün kontrol edilemez etkileşimi olan toplumun içinde kesinlikle güvenliğini tam olarak sağlayamaz. işte bu güvenlik açığına da "security deficit" denebilir kanaatimce.

Peki “security deficit” kavramının bilinmesi neye yarayacaktır..birincisi insanların devlet anlayışını revize etmelerine, ki bir hayli sorunlu zira devleti ele geçirip ebediyyen sorunsuz sıkıtısız yaşayacağını dününen yok diyemeyiz.

ikincisi kendi hakkındaki anlayışını sınır ve kapasitesini anlamasına, revize etmesine yarayabilecektir. Bu bireyi daha esaslı ve gerçeklere daha yakın bir “kendi” anlayışına sevkedebilecektir. kendine aşırı güven ya da güvensizlik ve aşırı güç zehirlenmelerini önleyebilecektir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar