hakikatin üstünü örtmek
.
görmemek duymamak hakikati söylememek bir tercih.kişisel tercih. zorla kimseye duyması görmesi hakikati söylemesi de dikte edilemez..ama hakikati gömmek, hakikati örtmek, hakikate savaş açmak birincisinden ayrılan bir "amel". birincisinde kişisel tercihe saygı gerekirken ikincisinde hakikati savunanların mücadelesini gerektirmekte. "iddia" ve "inanç" birbirinden farklı kavramlar. kişi istediğine inanabilir. iddia kanıtlanması gereken bir şeydir.
müslümanlar gayri müslimlerle bir arada yaşayabilir. münafık olsalar bile Medinede birlikte yaşamışlardır..selçukluda ve osmanlıda da. ama batılla ömür boyu mücadele etmek durumundalar..işte batılı savunanların bile kişilikleriyle müslümanların bir problemi yoktur..canıyla malıyla toprağıyla haysiyet ve şerefiyle mahremiyetiyle uzaktan yakından alakaları yoktur..ama hakikate saldırı karşısında hiçbir şey yapamıyorlarsa kalben buğz ederler..batıla karşı ise mücadele müslümanlığımızın gereğidir. batılı savunanların ise "saldırgan" oldukları tarih boyunca görülmüştür..saldırı hem hakikate olduğu gibi hemde kişiliğe mahremiyete tercihlere yapabilirlerse "zor" da kullanarak saldırmalarıdır..bu halde ortaya "varoluşsal" bir mücadele çıkar..kişinin canına bile değil müslümanlığına saldırmak tarihte belki cereyan etmiştir ancak modern zaman gayri müsliminin "karakteri" haline gelmiştir.
işte hakikatin üstünü örtenlerle mücadele bir nebze entellektüel bir mücadele olabilir ancak müslümanlığa saldırı dediğim gibi "savaş" sebebidir..
Türkiyenin yaklaşık 150, 200 yıllık verdiği mücadele de budur. son yıllarda ise "yoğun"laşmıştır.
taha harun aslan
.
görmemek duymamak hakikati söylememek bir tercih.kişisel tercih. zorla kimseye duyması görmesi hakikati söylemesi de dikte edilemez..ama hakikati gömmek, hakikati örtmek, hakikate savaş açmak birincisinden ayrılan bir "amel". birincisinde kişisel tercihe saygı gerekirken ikincisinde hakikati savunanların mücadelesini gerektirmekte. "iddia" ve "inanç" birbirinden farklı kavramlar. kişi istediğine inanabilir. iddia kanıtlanması gereken bir şeydir.
müslümanlar gayri müslimlerle bir arada yaşayabilir. münafık olsalar bile Medinede birlikte yaşamışlardır..selçukluda ve osmanlıda da. ama batılla ömür boyu mücadele etmek durumundalar..işte batılı savunanların bile kişilikleriyle müslümanların bir problemi yoktur..canıyla malıyla toprağıyla haysiyet ve şerefiyle mahremiyetiyle uzaktan yakından alakaları yoktur..ama hakikate saldırı karşısında hiçbir şey yapamıyorlarsa kalben buğz ederler..batıla karşı ise mücadele müslümanlığımızın gereğidir. batılı savunanların ise "saldırgan" oldukları tarih boyunca görülmüştür..saldırı hem hakikate olduğu gibi hemde kişiliğe mahremiyete tercihlere yapabilirlerse "zor" da kullanarak saldırmalarıdır..bu halde ortaya "varoluşsal" bir mücadele çıkar..kişinin canına bile değil müslümanlığına saldırmak tarihte belki cereyan etmiştir ancak modern zaman gayri müsliminin "karakteri" haline gelmiştir.
işte hakikatin üstünü örtenlerle mücadele bir nebze entellektüel bir mücadele olabilir ancak müslümanlığa saldırı dediğim gibi "savaş" sebebidir..
Türkiyenin yaklaşık 150, 200 yıllık verdiği mücadele de budur. son yıllarda ise "yoğun"laşmıştır.
taha harun aslan
.
Yorumlar
Yorum Gönder