Türkiye niye ateş altında
.
küreselleşen dünyayı bir köye benzetenler çok. şimdilerde ise mahalleye hatta benim gibi aileye benzetenlerin çıkması şaşırtıcı olmaz. böyle bir durumda Türkiyeyi mahallede güzelliğiyle ahlakıyla tarihi kültürel birikimiyle, örf anane ve gelenekleriyle dikkat çeken bir ülke olarak hakkını tespit etmek gerekiyor..
bu potansiyel ve bunun harekete geçmesi ihtimali geçtiğimiz yüzyılda savaşlar sonunda alt edilememiş bu potansiyelin kontrol altında tutulması yolu seçilmiştir..ama daha çok avrupa ve amerikanın bu potansiyeli açığa çıkma ihtimali karşısında hep bişeyler yapmıştır..
şimdilerde ise mahallede sıradışı şeyler oluyor..bu potansiyel avrupa ve amerika birikiminide kullanarak ayağa kalkıyor..bu sefer darbe ve yönetim değişikliği çabalarıysa hep akamette..dolayısıyla bu türkiyede türkiyenin bazı "yakın akrabaları" tarafından yadırgandığı gibi uzak mahalle sakinleri yani avrupa ve amerikanın bir bölümü tarafından yadırganıyor..bu ayağa kalkış medeniyet ölçeğinde gerçekleşiyor olması işleri iyice değiştiriyor ve mahalle sakinleri bu komşularını derin bir kaygı ile izliyor..
dünya dursaydı ve bu mahalle sakinleri sadece türkiyeyle ilgilenseydi mahalle sakinleri arasında savaş çıkabilirdi ancak sadece az bir sakin günün 24 saatini türkiye aleyhinde dedi kodu iftira psikolojik savaş için ayırabiliyor..amerikanın kendi sorunları, iranın kendi derdi, ortadoğunun kendi savaşları ve bunun dünyaya etkisi, avrupanın ekonomik krizle boğuşması ve sömürgeciliğe belki konjonktür gereği dönememesi dolayısiyle türkiye dozu daha düşük bir mahalle baskısı altında. hayat devam ediyor yani..
düşük dozda bir savaş mahallede, ancak medeniyetler ölçeğinde bir savaş..sosyolojik psikolojik ontolojik siyasi felsefi entellektüel cepheleri olan büyük bir savaş..
mahalle kaynıyor yani..bu haliyle medeniyetler çatışmasının yaşandığını söylemek mümkün ama bittiğini söylemek için biraz daha uğraşmamız gerekiyor sanırım.
taha harun aslan
.
küreselleşen dünyayı bir köye benzetenler çok. şimdilerde ise mahalleye hatta benim gibi aileye benzetenlerin çıkması şaşırtıcı olmaz. böyle bir durumda Türkiyeyi mahallede güzelliğiyle ahlakıyla tarihi kültürel birikimiyle, örf anane ve gelenekleriyle dikkat çeken bir ülke olarak hakkını tespit etmek gerekiyor..
bu potansiyel ve bunun harekete geçmesi ihtimali geçtiğimiz yüzyılda savaşlar sonunda alt edilememiş bu potansiyelin kontrol altında tutulması yolu seçilmiştir..ama daha çok avrupa ve amerikanın bu potansiyeli açığa çıkma ihtimali karşısında hep bişeyler yapmıştır..
şimdilerde ise mahallede sıradışı şeyler oluyor..bu potansiyel avrupa ve amerika birikiminide kullanarak ayağa kalkıyor..bu sefer darbe ve yönetim değişikliği çabalarıysa hep akamette..dolayısıyla bu türkiyede türkiyenin bazı "yakın akrabaları" tarafından yadırgandığı gibi uzak mahalle sakinleri yani avrupa ve amerikanın bir bölümü tarafından yadırganıyor..bu ayağa kalkış medeniyet ölçeğinde gerçekleşiyor olması işleri iyice değiştiriyor ve mahalle sakinleri bu komşularını derin bir kaygı ile izliyor..
dünya dursaydı ve bu mahalle sakinleri sadece türkiyeyle ilgilenseydi mahalle sakinleri arasında savaş çıkabilirdi ancak sadece az bir sakin günün 24 saatini türkiye aleyhinde dedi kodu iftira psikolojik savaş için ayırabiliyor..amerikanın kendi sorunları, iranın kendi derdi, ortadoğunun kendi savaşları ve bunun dünyaya etkisi, avrupanın ekonomik krizle boğuşması ve sömürgeciliğe belki konjonktür gereği dönememesi dolayısiyle türkiye dozu daha düşük bir mahalle baskısı altında. hayat devam ediyor yani..
düşük dozda bir savaş mahallede, ancak medeniyetler ölçeğinde bir savaş..sosyolojik psikolojik ontolojik siyasi felsefi entellektüel cepheleri olan büyük bir savaş..
mahalle kaynıyor yani..bu haliyle medeniyetler çatışmasının yaşandığını söylemek mümkün ama bittiğini söylemek için biraz daha uğraşmamız gerekiyor sanırım.
taha harun aslan
.
Yorumlar
Yorum Gönder